DUYURU
'Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'
Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi / 10 Haziran 2014 / Saat: 18.00

Hasan Nail Canat'ı dostları ve öğrencileri anlattı!

2004 yılında vefat eden merhum şair, yazar ve tiyatrocu Hasan Nail Canat, Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi'nde düzenlenen bir saygı gecesinde rahmetle ve özlemle yâd edildi. Sunuculuğunu Sezgin Maden'in, moderatörlüğünü de Erdal Yıldırım'ın yaptığı saygı gecesi Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta'nın selamlama konuşması ile başladı. Mehmet Karaosmanoğlu, Alper Banko, Murat Özbek ve Kerem Yılmaz'ın konuşmacı olarak katıldığı saygı gecesinde Hasan Nail Canat'ın sanatçı kişiliği anlatıldı, hatıraları yâd edildi. Hasan Nail Canat'ın tiyatro ve sinema oyunculuğunun, eserlerinin konuşulmasının yanı sıra, sanatını ne kadar zor şartlar altında icra ettiği de vurgulandı.

"Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'nin sunuculuğunu yapan Sunucu ve Program Yapımcısı Sezgin Maden'e, moderatörlüğünü yapan Tiyatrocu Erdal Yıldırım'a, saygıdeğer konuşmacılar Mehmet Karaosmanoğlu, Alper Banko, Murat Özbek ve Kerem Yılmaz'a eşsiz yürekten katkılarından dolayı, saygı gecesine sırf bizi yalnız bırakmamak için katılan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta Bey'e, Gaziosmanpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Faruk Yıldız Bey'e, Gaziosmanpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Beşir Açıkça Bey'e, Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürü Gökan Bakkal Bey'e ve saygı gecesine ev sahipliği yapan Gaziosmanpaşa Belediyesi'ne önemli katkılarından dolayı yürekten teşekkür ederiz."

CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL BEY'İN MESAJI

Değerli dostum ve hemşerim 'Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'ne programım müsaade etmediği için katılamıyorum. Bir tiyatro sevdalısı olan rahmetli Hasan Nail Canat, tiyatro ve edebiyat alanındaki eserleri ile çok geniş bir okuyucu ve sanatsever kitlesinin takdirini kazanmıştı. Hasan Nail Canat, bir sanatçı olduğu kadar, prensipleri olan bir dava adamıydı. Hayatı boyunca çektiği pek çok sıkıntıya rağmen, hem sanatından hem de prensiplerinden hiç taviz vermedi. Hep aramızdan erken ayrıldığını düşündüğüm bu değerli dostu anmak için siz vefalı öğrencilerinin bir araya gelmelerini çok anlamlı buldum. Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'ni organize eden, hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşları ve desteklerini esirgemeyen kurumlarımızı tebrik ediyor, herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum. Merhum kardeşim Hasan Nail Canat'ı rahmetle anıyor, Allah'tan rahmet ve mağfiretini esirgememesini diliyorum.

                                                                        Abdullah Gül
                                                                      Cumhurbaşkanı

HASAN NAİL CANAT'A SAYGI GECESİ'NE GÖNDERİLEN TELGRAFLAR

"Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'ne katılamayacağını belirterek telgraf gönderen Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Beşir Atalay Bey'e, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız Bey'e, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce Bey'e, İstanbul Milletvekili Erol Kaya Bey'e, İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge Bey'e, İzmir Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu Bey'e, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan Bey'e, Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel Bey'e, Adana Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya Bey'e, Manisa Milletvekili Recai Berber Bey'e, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi Bey'e, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu Bey'e, TCDD Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Mehmet Aycı Bey'e, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş Bey'e, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir Bey'e, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu Bey'e ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu Bey'e teşekkür ederiz. Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'ne çelenk göndererek bizleri onurlandıran Gaziosmanpaşa AK Parti İlçe Başkanı Şahin Pirdal Bey'e de teşekkür ederiz."

HASAN NAİL CANAT'A SAYGI GECESİ İLE İLGİLİ YAZILI VE GÖRSEL BASINDA YER ALAN HABERLER

Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi ile ilgili yazılı ve görsel basında yer alan haberleri görmek için lütfen tıklayınız.
HASAN TAHSİN USTA: HASAN NAİL CANAT'LAR ÜLKEMİZDE İLKLERDENDİ

Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'ne ev sahipliği yapan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta kürsüde bir selamlama konuşması yaptı; "Saygıdeğer Beyefendiler, Hanımefendiler, Kıymetli İlçe Emniyet Müdürü Gökan Bakkal Bey, Belediye Başkan Yardımcılarım Ömer Faruk Yıldız Bey ve Beşir Açıkça Bey, sevgili misafirler, sanatçı dostlar ve çok kıymetli sanatçımızın gönüldaşları, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Böylesine anlamlı bir günde anlamlı bir programı icra etmenin onurlu bir faaliyet olduğunu düşünüyorum. Ölümünün 10. yılında kendisini rahmetle yâd etmek üzere bir arada bulunuyoruz. Çok kıymetli dostumuz, ağabeyimiz, sanatçı büyüğümüz Hasan Nail Canat'ı burada anıyoruz. Tabii ki insanların arkasından önce duayla anılması, sonra iyi sözlerle yâd edilmesi, sonra da bıraktığı eserlerle takdir edilmesinin çok onur verici bir şey olduğunu düşünüyorum. Ben bu anlamda önce şahsına, sonra da yakınlarına gerçekten şükranlarımı arz ediyorum. Biz böyle bir programda sadece destek oluyoruz ama vesile olan, bu programı organize eden, emeği geçen herkesi de takdir ediyoruz. Belki toplumsal olarak bizlerin insanları öldükten sonra kıymetini bilme alışkanlığımızı da burada bir kere daha tekrarlamış oluyoruz. Büyük insanlar, önemli insanlar, önemli iz bırakan insanların genelde ölümünden sonra önemi anlaşılıyor. Görülüyor ki, Hasan Nail Canat Ağabeyimiz de gerçekten bu ülkede özellikle bizim jenerasyonumuzda ciddi anlamda bir boşluğu dolduran bir büyüğümüzdü. Sadece sanatçı, oyuncu ve tiyatrocu yönüyle değil. Aynı zamanda hayatın ona katmış olduğu birçok değeri bir arada taşıyan ve hiçbir şekilde ondan taviz vermeyen, o anlamlı ve bilgin duruşuyla topluma her zaman örnek olmuş bir insandı. Sanatın ve sanatçının çok kıt bulunduğu dönemlerde, belki de bizlerin bulmak isteyip de bulamadığı mesajları çok zor şartlar altında gerek yazılarıyla, gerek tiyatrolarıyla, gerekse de sözleriyle birçok mesajı bizlere aktaran bir büyüğümüzdü. Biz kendisini yâd ederken bu kadar zor şartlar altında bize aktardığı mesajları takdir etmeden geçemeyeceğiz. Bizim için bu programın gerçekleşmesinin 2 tane nedeni var. Birincisi, her şeyden önce Hasan Nail Canat, uzun yıllar Gaziosmanpaşa ilçemizde ikamet etti. Bizimle beraber aynı sokaklarda karşılaştı, aynı apartmanda ikamet etti. Bu bakımdan ilçemiz adına bir sanatçı büyüğümüzü anlamlı bir toplulukla yâd etmek bizim en büyük sorumluluğumuzdur. İkincisi, bizlere gençlik yıllarımızda farklı mesajların empoze edilmeye çalışıldığı dönemlerde Hasan Nail Canat, bizlere gençlik kültürünü ve milli kültürümüzü çok anlamlı bir şekilde yaşatan ve yansıtan bir büyüğümüz olduğu için bu anlamlı günü destekliyoruz. Uzun yıllar aynı binada komşuluk yaptığımız ve kendisinden sanatın ötesinde kişiliğinden de çok istifade ettiğimiz bir büyüğümüzü saygıyla anmayı sorumluluk addediyoruz. Birçok tiyatro oyunu ve eserleri var. Ben birçoğunuzun izlediğini düşündüğüm bir ailenin dramını anlatan 'Bir Avuç Ateş' isimli tiyatro oyununun hala zihinlerimizde tazeliğini koruduğunu özellikle belirtmek isterim. Böylesine kıymetli sanatçıları toplumumuzda çok daha fazla yetiştirmek zorunda olduğumuzu bir kere daha anlamış oluyoruz. Hasan Nail Canat'lar ülkemizde ilklerdendi, zorluklarla yetişmiş sanatçılardı. Onlarla beraber yalnızlığını paylaşan öğrencileri ümit ediyorum ki gelecek nesillere çok daha fazla Hasan Nail Canat'lar yetiştirecek ve bu anlamda milletimize çok ciddi bir hizmet kervanı oluşturacaklardır. Bu vesile ile kendisini rahmetle yâd ederken onun gönül dostları olarak bu programa destek olan, katılan, gönül veren, onun yalnızlığını geçmişte paylaşan komşularını, dostlarını, öğrencilerini takdirle anıyorum. Faaliyetlerinin artarak devam etmesini ve bu tarzda birçok Hasan Nail Canat'ların yetişmesi için yapılması gereken her türlü faaliyetin yapılması gerektiğine inanıyorum. Hasan Nail Canat'ın ailesine, dostlarına, öğrencilerine ve ona gönül vermiş tüm Türk gençliğine aydınlık gelecekler diliyorum, saygılar sunuyorum" dedi.

ERDAL YILDIRIM: NE MUTLU BÜLBÜLLERİ ANLAYANLARA...

Hasan Nail Canat'ı gençlik yıllarında tanıdığını ve kendisinden sanata dair çok şey öğrendiğini ifade eden Erdal Yıldırım; "Ben Hasan Abi'yi 1996 yılında tanıdım. Üniversiteden yeni mezun olmuştum. Çok sevdiğim bir insandı. Ben şu anda bir kamu tiyatrosunda çalışıyorum. Aynı zamanda bir üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Tiyatro bölümünde öğretim görevlisiyim. Yaklaşık 19 yıldır tiyatro yapıyorum. Hasan Abi ile bir belediye tiyatrosunda tanışmıştık. Bugün burada olmaktan çok mutluyum. Benim programda moderatör olmamı rica eden torunu Hasan Canat'a da çok teşekkür ediyorum. Yıllardır beraber çalıştığımız Hasan Nail Canat Ağabeyimiz için böyle bir programda bulunmak bizim için büyük bir onurdur. Hasan Nail Canat nasıl bir tiyatro yapmaya çalışıyordu? Bununla ilgili Hasan Abi ile çok sohbet ettik. 1996 yılında Sarıyer Belediyesi'nde yönetim değişince bize yeni bir tiyatro hocasının ders vereceğini söylediler. Hasan Nail Canat'ın ismini daha önce duymuştum ama hiç görmemiştim. Hasan Abi geldi, baktım, çok şeker bir adam. Biz o gün bir oyun sahneledik, bizi izledi ve oyunun sonunda bir konuşma yaptı. Konuşmasından sonra biz 'işte, tiyatro yapan insan böyle olur' dedik. Onun tiyatroya evrensel bakışı bize çok umut verdi. Ne yazık ki, belediyenin yönetimi değişince Hasan Abi ayrıldı. Sonra biz Sarıyer'de tiyatro çalışmalarına devam etmeye çalıştık. Alışılagelmiş sorunlar yüzünden biz de ayrılmak durumunda kaldık. Bunu Hasan Abi'ye anlattığımızda gülümseyerek 'Görüyorsun değil mi? İnsanların şu bakış açısına baksana. İşte ben bunun için tiyatro yapıyorum. İnsanlara bunu anlatacağım' dedi. Hasan Abi'nin derdi insanlara aslında insan olduğunu hatırlatmaktı. Hasan Abi, 2004 yılında aramızda ayrıldı ama muhafazakar insanların sanata bakış açısı maalesef değişmedi. Hasan Abi hayatta iken ben bununla ilgili hep sohbet ederdim kendisiyle. 'Hasan Abi, bak, senin öğrencilerin bugün milletvekili, devlet bakanı oldu. Niye onların yanına gitmiyorsun? Niye onlarla bu konuları konuşmuyorsun?' dediğimde bana sadece şunu söylerdi; "ANLAMAZLAR Kİ!". Hepimiz gelip geçiciyiz. Bir şeyi çok abarttığınız zaman o sizin önünüze geçiyor. Sarıyer Belediyesi Tiyatrosu'ndan ayrılmamız da çok hayırlı oldu bizim için. Her birimiz ayrı yerlerde çalışmalarımıza devam ettik ama Hasan Hocam ile beraber olduğumuz dönemleri asla unutmadık. Orada yaşadıklarımız ve konuştuklarımız bize her zaman tecrübe oldu. Hasan Abi'yi bu anlamda daha fazla anlamak ve anlamlandırmak gerekiyor. Keşke üzerine tez yazılsa... Bir de Hasan Abi herkesle çok iyi anlaşırdı. Ben öğrencileri ile sohbet ettiğine çok şahit oldum. 'Pamuk Dede' diyorlardı ona. Öğrencilerinin arasında gerçekten çok farklı görüşlerden, çok farklı inançlardan öğrencileri vardı. Bir gün Hasan Abi'yi derste göremedim. Nerede olduğunu öğrendim, yanına gittim, 'Hasan Abi, hayırdır, ne yapıyorsun burada? Dersimiz vardı' dedim. Öğrencileriyle oturmuş, onlarla sohbet ediyordu, 'Boşver şimdi dersi, sohbet daha güzel' dedi. Öğrencileri ile sanat, edebiyat, müzik, sinema üzerine sohbet ediyordu. 'Hangi müziği dinliyorsunuz? Hangi sinema filmlerini izliyorsunuz?' diyordu. Hiçbir şekilde ötekileştirme yapmıyordu. O yüzden Hasan Abi gidince herkes belediye tiyatrosunu bıraktı. Hasan Abi'nin tiyatro öğretmenliğinin yanısıra sohbetine de doyum olmazdı çünkü. Yani, Hasan Abi ile beraber olmak için, 'dersler bahane, sohbet şahane' demekti bir bakıma. Ben her zaman Hasan Abi'yi saygıyla ve rahmetle anıyorum ve unutulmamasını Allah'tan niyaz ediyorum. Bugün programımıza katılan konuklarımıza ve bizi bir araya getiren Hasan Canat'a çok teşekkür ediyorum. Son olarak Hasan Abi'nin bir sözünü söyleyerek konuşmamı bitirmek istiyorum. 'Sanat, gülü incitmeden gül yaprağına şiir yazmaktır' derdi Hasan Abi. Bu da kargaların işi değildir, bülbüllerin işidir. Ne mutlu bülbülleri anlayanlara..." diye konuştu.

MEHMET KARAOSMANOĞLU: BEN SANAT TERBİYEMİ HASAN NAİL CANAT'TAN ALDIM

Hasan Nail Canat'ın çok sıkıntılar çekmesine rağmen çok sabırlı ve dirayetli bir insan olduğunu anlatan Mehmet Karaosmanoğlu; "Öncelikle hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Ben şu anda birkaç kamu kurumunda tiyatro oyunculuğu ve yönetmenlik yapıyorum. 90'lı yıllarda Hasan Abi ile tanıştım, birçok oyunda sahne aldık, Ramazan etkinliklerinde beraber olduk. Hasan Abi'yi zamansız kaybettik. Ona hep dua ediyoruz. Ondan çok şey öğrendim ve ondan öğrendiklerimizi yaşamaya ve yaşatmaya çalışacağız inşallah. Hasan Abi ile beraber aynı sahneyi paylaştığımız dönemlerde çok sıkıntılar çektik. Hala aynı sıkıntılara maruz kalıyoruz. Böyle gelmiş, böyle gider diye sabrediyoruz. Hasan Abi'nin oğlu Mehmet Safa Canat Ağabeyimiz de Hasan Abi'nin çektiği çilelere şahit olmuştur. Bu çileli sanat hayatına rağmen Hasan Abi'nin gözlerindeki ışıltı, ümit ve gülümseme hiçbir zaman kaybolmuyordu. Hiç moralini bozmadan sanat hayatına devam ediyordu. Turne tiyatrolarında yaşadığımız zorluklar oldu. Sahnede çıktığı zaman herkes Hasan Abi'yi ayakta alkışlardı ve salonlar tıklım tıklım olurdu. Oyunlarımızı sahnelemeden önce anlaştığımız ücretlerin bazen yarısı ödenirdi, bazen hiç ödeme yapılmazdı. Hatta 'siz İstanbul'a dönün, biz sizin hesabınıza para göndeririz' diye bizi gönderip ödeme yapmadıkları da oluyordu. 'Hasan Abi'nin bir sıkıntısı var mı?' , 'Ekibinin cebinde para var mı?' , 'İstanbul'a sağ salim döndüler mi?'. Bunlar hiç kimsenin umrunda değildi. Ben sanat terbiyemi Hasan Abi'den aldım. O terbiye beni bugünkü sanat tehlikelerinden koruyor. Ben Beyoğlu gibi bir yerde sanat yapıyorum, tiyatro hocalığı yapıyorum. Eğer Hasan Abi ile tanışmamış olsaydım, ben bugün Allah korusun çok farklı noktada olurdum. Ben onun hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Ona yapılan haksızlıklara, çektiği çilelere ve gösterdiği sabıra şahit oldum. 'Nasıl bu kadar sabırlı olabiliyor Hasan Abi?' derdim hep. Türk milleti Hasan Abi'ye hak ettiği değeri bir türlü veremedi, hala da veremiyor. Hasan Abi, Ahmet Fadıl Güç ile birlikte benim bir komedi ikilisi oluşturmamı istedi. Onun tavsiyeleriyle biz 2-3 yıl Ahmet Fadıl Güç ile birlikte çalıştık. Hasan Abi'nin yazdığı skeçlerle başladık. Maalesef daha sonra popüler kültürün acizliğine uğradım. 'Fıkralarla Türkiye' isimli programda 2 yıl rol aldım ve orada tanınmaya başlayınca benden insanlar değerlerimize uygun oyunlar oynamamı istemedi. 'Bize fıkra canlandır, orada oynadığını oyna' diyorlardı. Benim 20 yıllık tiyatro geçmişim 2 yıl rol aldığım bir televizyon dizisi yüzünden bir anda silindi. Bu çok acı bir durum. Allah razı olsun, inançlı kardeşlerimiz bizi bazen çağırıyorlar, davet ediyorlar. 'Hasan Abi'den ne öğrendiyseniz bize de öğretin. Biz 'Fıkralarla Türkiye' istemiyoruz' diyorlar. Allah onlardan razı olsun. İşte popüler kültürlüğün acizliği budur. Bugün burada bir araya gelmemizi sağlayan, Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'ni düzenleyen ailesine, özellikle torunu Hasan Canat'a çok teşekkür ediyorum. Rahmetli dedesinin ismini taşıyor, yaşatacak da sonuna kadar, inanıyorum. Fikirlerini de yaşatacak inşallah. Sürekli duyurular yaptılar, görevlerini fazlasıyla yaptılar. Allah onlardan razı olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Hasan Abi'ye Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.

ALPER BANKO: BEN SAHNEDE ÖZGÜVENİ HASAN HOCAM'DAN ÖĞRENDİM

Hasan Nail Canat'ın ilk tiyatro hocası olduğunu belirten Alper Banko; "Öncelikle değerli protokole ve değerli konuklara burada oldukları için çok teşekkür ediyorum. 2001 yılından bu yana oyunculuk yapıyorum. Şu anda Alternatif Sanat isimli tiyatro grubunun oyuncusuyum. İlk olarak Üsküdar Belediye Tiyatrosu'nda Hasan Nail Canat'tan 8 ay ders aldım. Bu anlamda Hasan Nail Canat ilk tiyatro hocamdır. Daha sonra Tevfik Gelenbe, Müşfik Kenter ve Haldun Dormen'den ders aldım. İlk tiyatro hocam Hasan Nail Canat ile ilgili aklımda yer eden en önemli şey tiyatro sahnesinde, provalarda, kostümde, aksesuarda ve rolümüzü ezberleme çalışmalarımızda çok yapıcı ve motive edici davranışlarıydı. Her zaman bizi iyi yönlendirirdi. Hasan Hocam yanımda olduğu zaman heyecanlanmadığımı hatırlıyorum. Sahnede özgüveni yakalamama çok yardımcı olmuştur. Şu anda dizilerde de rol alıyorum. Hasan Hocam'dan edindiğim bilgiler ve sahne deneyimim setlerde de bana çok yardımcı oluyor. Buralara kadar gelip, programımıza teşrif eden katılımcılara ve Hasan Canat kardeşime de çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum" diye konuştu.

MURAT ÖZBEK: ALLAH BANA HASAN HOCAM İLE ÇALIŞMAYI NASİP ETTİ

Hasan Nail Canat'ın hayatında çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Murat Özbek; "Hasan Hocam ile birlikte 3 yıl tiyatro yaptık. Öncesinde ise tiyatro ile ilgili benim bir hatıram var, onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kartal'da bir oyun seyrediyorum. Oyunda 20-25 yaşlarında gençler oynuyor, içlerinden bir tanesi sakallı. Yanımda kardeşim var. Ben kardeşime diyorum ki, 'Yahu o sakalı nasıl yapmışlar, ne kadar güzel kostüm olmuş' diyorum. Oyun hapishanede geçiyor ve çok sevdiğim bir oyun. Oyunu 2 saat boyunca izledim ama aklıma en çok o sakallı oyuncunun kostümü takıldı. Meğer o sakallı oyuncu Hasan Nail Canat'ın ta kendisiymiş. Daha sonra Allah nasip etti, yanında 3 yıl çalıştım. Benim 2 tane rahmetli dedem var. Bekir Dedem, 61 yaşında vefat etti ve bana küçüklüğümde bir söz söylerdi, 'sen benim gibi olmazsan ben de senin gibi olmam' derdi. Bu cümle benim ne işime yarar diye düşünmüştüm o zamanlar. Ama tiyatroya yoğunlaşınca her ortama giriyorsunuz. O cümle kafamda öyle yer etmişti ki, uzun yıllar sonra o sözü anlamıştım. Hasan Hocam'a ben de dede derdim ve Hasan Dedemi de 61 yaşında kaybettim. Hakkında hiç kötü bir söz duymadım. Hasan Hocam için 'olmasaydı ne olurdu?' diye hep kendime sorduğum bir insandır. Allah bana Hasan Hoca ile birlikte çalışmayı nasip etti. Ailesine de çok teşekkür ediyorum. Hasan Hoca'nın adını yaşatmak için anma programları yapıyorlar. Ben bu programları bir okul olarak görüyorum. Katılım az olmuş, hiç önemli değil. Ben bugüne kadar katıldığım Hasan Nail Canat anma programlarında Hasan Hocam ile ilgili çok güzel şeyler öğrendim. Onu daha yakından tanıdım. Allah rahmet eylesin. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum" dedi.

KEREM YILMAZ: HASAN NAİL CANAT HEM BİR OKULDU, HEM DE BİR EKOLDÜ

Hasan Nail Canat'ın öğrencisi olduktan sonra sanata bakış açısının çok değiştiğini anlatan Kerem Yılmaz; "Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Ben Hasan Nail Canat'ın son öğrencilerindenim. Eminönü Belediyesi'nde 2000 yılında bir tiyatro kuruldu. Biz de o tiyatronun ilk ve son öğrencileri olduk. 2005 yılından bu yana Oyuncu Tayfası tiyatro ekibinin Genel Sanat Yönetmeni'yim ve Bahçelievler Belediyesi'nin bünyesinde tiyatro faaliyetlerimize devam ediyoruz. Hasan Hocam ile tanışmamız da şöyle gerçekleşti. Ben aslen imam hatip lisesi mezunuyum. 1999 yılında imam hatip lisesinden mezun oldum. İmam hatip lisesi yıllarımızda dinlediğimiz radyo programları vardı. Mesela Marmara FM'de Hasan Nail Canat'ı, Ömer Çelik'i, Ömer Karaoğlu'nu, Eşref Ziya Terzi'yi ve Sezgin Maden'i dinlerdik ve bu isimler bizim için birer idoldü. Onlarla bırakın aynı sahneyi paylaşmayı, ne zaman bir programları olduklarını duysak koşarak programlarına giderdik. Onlar bizim için çok kıymetliydi. Bizim bu heyecanları yaşadığımız dönemler 28 Şubat dönemiydi. Hasan Hocam vefat ettiğinde ben Bolu'da üniversite öğrencisiydim. Benim için çok ciddi bir yıkım oldu, 'ne olacak şimdi, tiyatro bizim için bitti mi, artık sanat yapamayacak mıyız?' sorularını sormuştum kendime. Tabii biz daha sonra tiyatro ile devam ettik yolumuza ama benim Hasan Hocam'dan sonra bir tiyatro hocam olmadı. Şu an keşke yanımızda olsaydı da, 'bir ustamız var ve o ustanın yolundan devam ediyoruz' diyebilseydim... 1999-2004 yılları arasında yanında yer alma imkanı bulduğum Hasan Hocam ile keşke daha fazla istişare edebilseydim... Şu an bizim yaşımızda olan ve tiyatro ile uğraşan insanların en büyük eksikliği 'bir ustamız var' diyemememizdir. Var olan hocalarımız ya bir dizinin setinde, ya da bir sinemanın peşinde... Ama Hasan Hocam olsaydı, öğrencileri ile sürekli irtibat halinde olan, öğrencileri ile her zaman istişare eden bir insan olurdu. Hasan Nail Canat gerçekten bir okuldur, bir ekoldür. Şu anda o ekolü devam ettirenler sayılı insanlardır. Bizler Hasan Nail Canat'tan öğrendiklerimizi devam ettirmek zorundayız. Bize öğrencileri olarak çok büyük görevler düştüğüne inanıyorum. Aynı şekilde kültür-sanat alanındaki yetkili yöneticilerin de bu sorumluluğu taşımalarını temenni ediyorum. Bu programa katılan herkese teşekkür ediyorum. Özellikle Hasan Canat'ın bu programda çok emeği var. İnşallah bundan sonraki anma programları daha iyi olur" diye konuştu.

ÖMER ÇELİK: HASAN ABİ, BENİM GÖNÜL DOSTUMDU

Saygı gecesine konuk olarak katılan Sanatçı Ömer Çelik kürsüde bir konuşma yaptı; "Ben karşımda milyonlarca insan varmış gibi Hasan Abi'yi anlatmaya çalışacağım. Öncelikle bu programı hazırlayan, emek veren herkese teşekkür ediyorum. Hasan Abi ile çok sohbetlerimiz olmuştur. Kendimi bu anlamda şanslı hissediyorum. Özellikle yurtdışı programlarında beraber olurduk. Ben Hasan Abi ile birlikte başımızdan geçen bir hatırayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ankara'da bir ödül törenine katılmıştık. Hasan Abi, yılın tiyatrocusu ödülünü almıştı. Ben de yılın sanatçısı ödülünü almıştım. Bizi misafir ettiler, yemeğe davet edildik. Hatta konaklamamızı istediler. Hasan Abi, yarın radyoda programı olduğunu söyleyerek müsaade istedi. Ben de aynı şekilde müsaade istedim ve oradan ayrıldık. Ahmet Günbay Yıldız da ödül törenindeydi. Hasan Abi'nin kadim dostlarındandır kendisi. Bizi otogara kadar aracıyla bıraktı. Gece yarısı 12.00'ye doğru geliyordu saat. Yeni kurulmuş bir turizm şirketi vardı. Onunla gidebileceğimizi söyledim ama Hasan Abi kabul etmedi. 'Çayın, suyun, biletin benden. Ben yıllardır AS Turizm ile seyahat ediyorum' dedi. Asker uğurlayanlar var, düğüne gidenler var. Otogar bayağı kalabalıktı o saatlerde. Hasan Abi önden gidiyordu, bir otobüs buldu, 'Hadi Ömer, gel, bu otobüsle gidiyoruz' dedi. Otobüse bindik. Hasan Abi, eşini telefonla aradı, 'Hanım, biz Ömer Çelik ile yola çıktık, inşallah sabah 6'da İstanbul'da oluruz' dedi. Otobüste Hasan Abi'nin konuşmalarını duyan ve otobüse yeni binecek olan herkes apar topar otobüsten indi. Hasan Abi, 'Bak Ömer, bu bile Allah'tandır. Ben yengeni otobüse binmeden dışarıda iken arayabilirdim. Ama bak, Allah ne yaptırdı bana, burada konuşturdu ki beni, insanlar mağdur olmadı, yoksa bu kadar insan sabah gözünü İstanbul'da açacaktı, parası olan var, garibanı var, işi gücü olan var' dedi. Ben de 'Haklısın Hasan Abi' dedim. Hasan Abi'de de bende de bir hayır işlemiş olmanın gururu ve edası var. Otobüste 40 kişi vardı ve yanlış yere gideceklerdi. Biz onları döndürmüşüz, buna da Hasan Abi vesile olmuş. Otobüsten inenler hayır duaları ediyorlar bize. Bir bayan inerken biraz söylendi, 'Ayıp değil mi kardeşim, insan daha önceden söylemez mi?' dedi. Bir adım atıp otobüsten iniyordu ki, muavin ön kapıdan çıktı, 'Yahu, ne oluyor kardeşim?' dedi. Hanım abla da aynı şekilde şikayette bulununca muavin 'Kim diyor kardeşim, bu araba İstanbul'a gidiyor diye'. Kadın önce muavine, sonra Hasan Abi'ye baktı. Muavin konuşmasına devam etti, 'Bu araba Adana arabası kardeşim, ne İstanbul'u' dedi. Hayır duaları ederek otobüsten inen beyler, bayanlar otobüse tekrar binerken o hayır dualarını bize döndürdüler. Ben Allah'tan hiçbir şeye karışmamıştım. O nur yüzlü Hasan Abi'nin yüzü kıpkırmızı oldu, çok utandı. Biz AS Turizm'in arabasına bindiğimizi zannetmişiz ama aslında HAS Turizm'in arabasına binmişiz. Otobüsün üzerine yatay değil de dikey olarak HAS yazmışlar. H harfinin önünde kalabalık olduğu için Hasan Abi, o cümleyi AS diye okumuş. Hasan Abi, bu başından geçen hatırayı daha sonra birkaç oyununda oynadı. Allah'ın Hasan Abi'ye bahşettiği bir hatıraydı o bence. Allah orada yaşattı, Hasan Abi de o olayı sahneye taşıdı. Allah rahmet eylesin. Benim gönlümdeki Hasan Nail Canat budur. Şu an cümle kurmakta güçlük çekiyorum. Hepinize teşekkür ediyorum" dedi.

İBRAHİM KELEŞ: HASAN HOCA DURUŞUNU HİÇ BOZMADI

Saygı gecesine konuk olarak katılan İbrahim Keleş kürsüde bir konuşma yaptı; "Ben ortaokul yıllarımda Hasan Nail Canat ile tanıştım. Hasan Nail Canat, Necip Fazıl Kısakürek'in dizinin dibinde yetişmiş ve tüm birikimini oradan elde etmiştir. Aynı zamanda Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü şiiri için 'Ben yazdım, Hasan Nail Canat okudu' diye övgüsüne mazhar olmuş bir isimdir. Ondan sonraki dönemlerde yazdığı romanları ile bizim gibi imam hatip gençliğine öncülük etmiştir. 'Tiyatro, insanı insana insanla ve insanca anlatabilme duruşudur' tezini ortaya koyan, özellikle 'insanca' kavramını o teze ekleyen birisidir. Bize ilk tiyatro dersimizde 'Size bir kız mektup yazsa hemen açar okursunuz, ancak sizi yaratan size kocaman bir kitap yazmış. Bunu açıp okumuyorsunuz' diyerek net duruşunu ortaya koyan bir insandı. Popülerlikten bahsediyoruz bugün. Hasan Nail Canat, Cem Yılmaz'ın ilk ortaya çıktığı yıllarda 'Ha Hasan'a, ha sana' isimli tek kişilik oyununu ortaya koyup 'aslında stand-up yoktur, tek kişilik oyun vardır ve bu da bizim tarafımızdan böyle oynanır' diye içerisinde hem Dudu Kuşu'nun hikayesini anlatarak izleyicileri ağlatan, hem de 'Doktor Bey' şiiri ile izleyicileri güldürebilen oyunuyla bizlere öncü oldu. 28 Şubat'ın yaşandığı dönemlerde sanat aşkını Marmara FM'de devam ettirdi ve 'Gece Fırtınası' isimli programı ile fırtınalar estirdi. Hasan Abi, Marmara FM'deki 'Gece Fırtınası' isimli programı ile 28 Şubat döneminde haksızlığa uğrayan inançlı insanlar için adeta toplumsal bir terapi yapıyordu. Hasan Nail Canat vefat ettiğinde cenazesine katılamamıştım, televizyondan cenazesini izlediğimde hak ettiği değeri bulduğunu anladım. Hasan Nail Canat'ı unutturmamak için bize daha çok görevler düşüyor. Hasan Abi, babası ile ilgili bir hatırasını bize anlatmıştı. Hasan Nail Canat babasına 'Baba, Mustafa Miyasoğlu'nun sana selamı var' diyor. O zamanlar Mustafa Miyasoğlu yeni kitabını çıkarmış. Babası da cevaben, 'Aleykümselam oğlum. Mustafa'ya söyle de, sana iyi bir iş bulsun' demiş. Hasan Hoca da o yıllarda tiyatro eserleri sahneliyormuş ve herkes tarafından tanıyormuş. Bunun aynısı benim başımdan geçtiğinde Hasan Hoca'yı daha iyi anlamıştım. Televizyon yönetmenliği yaptım, 15-20 boyunca gün şehir dışına gidip geliyordum. Babam da bana, 'Oğlum kendine doğru düzgün bir iş bul' dedi. Ben de babamı dinledim, başka işlerde çalıştım. Maalesef bizim sanata bakışımız budur. Ben torunu Hasan Canat'a çok teşekkür ediyorum. Hasan'ı Küçükköy'deki Albayrak Sitesi'nden tanıyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, herkese hayırlı akşamlar diliyorum" diye konuştu.

MEHMET SAFA CANAT: BİZ HIRSIMIZI VE ÖFKEMİZİ KAYBETTİK

Hasan Nail Canat'a Saygı Gecesi'nde en son Hasan Nail Canat'ın oğlu Mehmet Safa Canat kürsüde bir konuşma yaptı; "Öncelikle Hasan Nail Canat'ın can dostları olarak misafir olduğunuz için, bizi onurlandırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Bugün bizim yaptığımız programın sebebi Hasan Nail Canat'ın 'Ektiğim son fidanlar çok güzel yeşerecek' sözüydü. Oğlum Hasan Canat ile oturduk, kararlaştırdık. Hasan Nail Canat'ın yanında yıllarca öğrencisi ve oyuncusu olanlar acaba neredeler, ne yapıyorlar? Anladığım kadarıyla birkaç güzel şeyler yapıyorlar ama üzüldüğüm nokta büyük düşünemiyorlar, fedakar olamıyorlar ve bir türlü bir araya gelemiyorlar, ortak bir projede yer alamıyorlar... Sebep; amaç zayıf olursa hedef küçülür, küçük hedeflerin de başarısı olmaz... Belki genç arkadaşlarıma örnek olur diye bire bir şahit olduğum bir olayı anlatmak istiyorum. Namık Kemal Zeybek Bey, Kültür Bakanı olarak görev yaptığı 1987-1989 yılları arasında Hasan Nail Canat'ı davet etti, Kültür Bakanlığı olarak Hasan Nail Canat'a özel tiyatro desteği vermek istedi ve Hasan Nail Canat bunu kesinlikle kabul etmedi. Ben babama 'Baba, niye kabul etmedin?' diye sordum. Babam, 'Oğlum yürüyen insan bir yere dayandığı zaman orada kalır, kendisini sabitler' dedi. O gün anladım ki; yokluk bizim hırsımızdı, imkansızlık bizim öfkemizdi. Biz hırsımızı ve öfkemizi kaybettik. Bugün buraya gelen Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta, hem değerli bir komşumuzdu, hem de çok sevdiğim değerli bir ağabeyimdir. Allah razı olsun, ev sahibi olarak buyurdu geldi. Ama gelmeyen belediye başkanlarına, milletvekillerine, sevdiğini söyleyen dostlarına gerçekten üzüldüm. Hasan Nail Canat yalnız bırakılmamalı. Yalnızlık ona mahsus olmamalı. 2011 yılında düzenlediğimiz anma programında İsmail Güneş salona baktığında içimizi acıtan bir söz söylemişti; 'Hasan Abi, sevdiklerini de mi alıp gitti?' demişti. Bunlar bizi üzüyor. O gelmeyen arkadaşlara, sevenlerine, dostlarına Sayın Abdurrahman Dilipak Bey'in 2012 yılında söylediği sözü hatırlatmak istiyorum; 'Birileri bataklıktaki taşlar misali bu değerlerin üstüne basa basa geçtiler'. Bugün meclisi ağzına kadar doldurduysak, bugün öğrencini Türkiye'nin en tepesinde görüyorsak, bugün mühendisinden pimapencisine kadar, tekstilcisinden ampul pazarlayıcısına kadar herkesi belediye başkanı olarak başımıza çıkardıysak, bunlar Üstad Necip Fazıl Kısakürek'lerin, Hasan Nail Canat'ların, daha ismini sayamadığım nice değerlerin sayesinde olmuştur. Hasan Nail Canat'ın eserleri ile ilgili akademik bir çalışma yapılmasını Kültür Bakanlığı'ndan rica ettik. Görüştüğüm yetkili kişi, 'Hasan Nail Canat kim? Ne iş yapıyor kendisi?' diye sordu. Ben Hasan Nail Canat'ın kim olduğunu kendisine anlatmaktan haya ettim. Bugüne kadar tanıyamamış olması aslında büyük bir utançtır ve o utanç da kendisine yeter. Ben kapıdan çıkarken 'acaba burası odun deposu mu?' diye binaya baktım ama 'Kültür Bakanlğı' yazıyordu. Maalesef kültürden sanattan çok apayrı bir yerdeyiz. Siz İçişleri Bakanlığı'nı, Dışişleri Bakanlığı'nı, Adalet Bakanlığı'nı hatta Milli Eğitim Bakanlığını da alabilirsiniz ama Kültür Bakanlığı'nı alamazsınız. Biz hasannailcanat.com sitesini kurarken, Hasan Nail Canat'ın anma gecelerini tertip ederken insafsızca ve seviyesizce eleştirildik. Babam Hasan Nail Canat ile aynı sahneyi paylaştığım yıllarda salona gelen seyirci az olduğu zaman babam bize, 'bugün öyle bir oyun oynayın ki, gelenler sevinsin, gelmeyenler üzülsün' derdi. Allah hepinizden razı olsun. Sizler var olduğunuz müddetçe bu anma programları devam edecek. Bağcılar Belediyesi'ne de çok teşekkür ediyoruz. Hasan Nail Canat'ın isminin bir kültür merkezine verilmesi gerektiğini önceki yıllarda düzenlediğimiz anma programlarında defalarca dile getirmiştik. Nihayet, Sayın Başbakanımız ile bir görüşmemiz olmuştu. Bize ne istediğimizi sorduğunda Hasan Nail Canat'ın isminin bir kültür merkezine verilmesini istediğimizi söyledik. Allah kendisinden razı olsun. Görüşmemizden 2 saat sonra Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı Bey bizi aradı, 'Yahu Başbakanımıza niye söylüyorsunuz? Biz zaten yeni inşa ettiğimiz bir yere Hasan Nail Canat'ın adını vermeyi düşünüyorduk' deyince çok mutlu olduk. İlk adımı Bağcılar Belediyesi attı. Şu anda kültür merkezinin inşaatı devam ediyor. İnşallah Ekim ayına kadar inşaatı bitecek ve Hasan Nail Canat'ın vefatının 10. yıldönümünde anma programını orada yapacağız. Kayseri'de de Hasan Nail Canat'ın isminin bir kültür merkezine verilmesini temenni ediyoruz. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Özhaseki Bey de Hasan Nail Canat'ı seven, sayan, tanıyan bir hemşerimizdir. İnşallah sesimizi duyarsa, doğduğu yer olan Kayseri'de de bir kültür merkezine Hasan Nail Canat'ın ismini verebilirse Canat ailesi olarak çok mutlu olacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

Bu duyuru defa okunmuştur.