Basından
'Yeni Akit Gazetesi'

Hakk için yaşadı, Hakk için oynadı

Yeni Akit Gazetesi / 21.10.2010

Rol aldığı bir tiyatro etkinliği sonrası belediyenin hatıra defterine 'Bu gece çok güzel ve gizemli' yazdıktan sonra Hakk'ın rahmetine kavuşan Hasan Nail Canat, vefat yıldönümünde anılıyor.

İslâmî ve milli tiyatro akımının öncü ismi Hasan Nail Canat anılıyor. 21 Ekim 2004 tarihinde bir Ramazan ayında Üsküdar Belediyesi İftar Vapuru'nda sahnelediği oyunun ardından evinde aniden fenalaşıp kalp krizi geçirerek Hakk'ın rahmetine kavuşan Hasan Nail Canat, vefatının 6. yılında yâd ediliyor.

'MOSKOF SEHPASI' İLE GÖNÜLLERİ FETHETTİ

25 Ekim 1943 yılında Kayseri'de doğan Hasan Nail Canat, Kayseri İmam Hatip Lisesi öğrencisi iken okul müsamerelerinde arkadaşları ile küçük çaplı oyunlar sahneye koyarak sanat hayatına ilk adımını attı. Lise eğitiminin ardından tiyatroda ilerlemek istemesine babasının karşı çıkmasına rağmen, Canat'ın o dönemde arkadaşlarıyla birlikte sahnelediği oyun hem babasının rızasını almasına yol açacak, hem de tiyatro alanındaki en ciddi deneyimini vermesine giden yolda önemli bir adım olacaktır: 1964 yılında Rusya'nın Bolşevik ihtilalinde Türk kökenli insanlara yapmış olduğu zulümden etkilenerek 'Moskof Sehpası' isimli ilk eserini yazan Hasan Nail Canat, az sayıda inançlı ve fedakar arkadaşı ile birlikte Anadolu turnesine çıktı. Canat'ın bu oyunu çok büyük ilgi gördü ve 1200 defa sahnelendi.

SANATINI HAK İÇİN İCRA ETTİ

Kendisini tamamen sanatına adadığı dönemde Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in sohbetlerine katılarak sanatına ruh ve aksiyon kattı. Canat, işini sanat dünyasının ezeli tartışması olan 'Sanat için sanat' ve 'Halk için sanat' kalıplarıyla tanımlamadı ve bu fikirleri de hiçbir zaman dikkate almadı. Canat, 'Sanat Hakk içindir' felsefesinden hareket ederek ülkemizdeki dini, ahlaki, sosyal eksiklikleri hem yazıp yöneterek, hem de oyunculuğu ile sahneye aktardı.

İsmi bir kültür merkezine verilmedi

Usta tiyatrocunun vefatının üzerinden tam 6 sene geçti ama toplumun bütün taleplerine rağmen adı hala bir kültür merkezine verilebilmiş değil. Merhum Canat'ın oğlu Mehmet Safa Canat, Türkiye'nin birçok alanda karmaşıklıklar yaşadığı dönemde Hasan Nail Canat'ın bu ülkede Müslümanları temsil ettiğini belirterek, "Hasan Nail Canat, ülkemizde bir kaos ortamı varken bir kahramanlık örneği göstererek tiyatroya yöneldi. O dönemler ki; at izi ile it izinin birbirine karışıp harman olduğu dönemlerdi. Değil tiyatro yapmak; camilerde rahatça ibadet etmek, 3-5 sofinin bir araya gelip sohbet etmesi bile hoş karşılanmazdı. Bu karmaşık dönemde Batı tiyatrosu cirit atıyordu. Ülkemizde hayasızca, insafsızca dinimizi, örf, adet ve geleneklerimizi yerden yere vuran eserler sahneliyordu. Türk halkının sanat adına, sanat yolu ile özünü zedeleme çabalarına karşı çıkan Hasan Nail Canat, ilklerden olmayı tercih etti" dedi.

"İSTEĞİMİZ BİR KÜLTÜR MERKEZİNE ADININ VERİLMESİ"

Merhum Canat'ın "Allah kuşları kanatsız, dostları Canat'sız, millet sanatsız bırakmasın" şeklindeki sözlerini hatırlatan Safa Canat, "Hasan Nail Canat'ın isminin bir kültür merkezine verilmesi hususunda çeşitli televizyon ve gazetelerde haberler yayınlanmasına rağmen maalesef herhangi bir gelişme olmadı. Fakat bu olumsuzlukların Canat ailesinin ve dostlarının bu yöndeki arzularını körelteceğini zannetmiyoruz. Devlet büyüklerimize Allah (c.c.) selamet versin. Onlara da bir şey diyemiyoruz. Yıllarca haince örülmüş ne idüğü belirsiz, mesnetsiz taşların yer değiştirmesi kolay mı?" dedi ve ekledi: "Bu kadar güzel işleri kefeni cebinde "Halka hizmet, Hakk'a hizmet" düsturundan yola çıkarak başaran idarecilerimiz asla vefasız olamaz. Biz inanıyoruz ki; muhakkak bir gün cefakâr sanat adamı Hasan Nail Canat'ın da adı hatırlanacak ve bir kültür merkezine ismi verilecek."

Son selam, son yolculuk

Milli Gazete Kültür-Sanat Editörü Bünyamin Yılmaz, Yeni Akit'e hocası Hasan Nail Canat için bir yazı yazdı: Çocukluğumuzdan itibaren dertlendiğimiz bir konuda konuşabileceğimiz, fikir yürütebileceğimiz bir insandı Hasan Nail Canat. Biz de öyle yaptık. Öncesi İnsanlar ve Soytarılar oyununda, ardından Süperstar Efendi Hayrettin'de, Sen Nerdesin'de, Bana Mahşeri Anlat'ta. Ardı sıra İstanbul gelir. Üsküdar Altunizade Kültür Merkezi'nde kursbaşı yapılır ve dersler ihtiyar delikanlının esprili bir tarzıyla sindirilir. Yetmez, bir de oyunlar konur sahneye, artık rol almak vaktidir. Bana Mahşeri Anlat, Bir Avuç Ateş, Ebabil Kuşları, Ha Hasan Ha sana... Sonra bir gün ayrılık vakti gelir. Bizi Üsküdar'da gemi içinde son kez selamar. Biz Samsun'a otobüsle yola çıkarken, bize söylediği uçakla geleceğidir. Oysa Hasan Abi dünya oyununu tamamlamış, Ahiret'e asıl sevdiklerine kavuşmak için ölümü aracı kılmış, gitmiştir. Baktın ondan sonra geriye. Ne hatıralar kalmış, ne heyecanlar... Şimdi Eyüp Sultan'da mezarı başında birer Fatiha okuruz arkadaşlarla, ardından yâd ederiz onu. Sonrası Hasan Nail Canat'ın tiyatroyla ne yapmaya çalıştığını korumak, sanatla Allah'ı aramaktır. Gittin ha Hasan Abi, eyvallah!..

Öğrencisi Cürgül, Hasan Nail Canat'ı yazıyor:

Tiyatronun, insanı dört bir yandan saran etkileyici gücü bende bu sanat dalına büyük hayranlık uyandırmıştı. Fakat zaman zaman da izlediğim gayri ahlâkî oyunlar bu ilgiyi sekte uğratıyordu. Liseden mezun olduktan sonra toplumun inanç ve değerlerine, hassasiyetlerine özen göstererek tiyatro yapan ekipler olduğunu gördüm. Feza Sineması küçük salonunda 'Sağır Köyün Sultanları' adlı oyunun sahnesi kurulurken, Hasan Nail Canat'la tanıştım. Tiyatroya olan ilgimi görünce beni 'Adım Sahnesi' ekibine aldı. Böylelikle 1994 ortalarında 'Sağır Köyün Sultanları' adlı oyunla başlayan usta-çırak ilişkimiz 'Ebabil Kuşları' gibi oyunlar, 1995 yılında Üsküdar'da başlattığı tiyatro kursuna katılmam ve vefat ettiği güne kadar çeşitli yetişkin ve çocuk oyunları ile devam etti. ( BİROL CÜRGÜL )

Kaynak: Yeni Akit Gazetesi
Bu haber defa okunmuştur.