Basından
'Milli Gazete'

Yürekteki güç bilekteki güçten iyidir

Milli Gazete / 12.04.2007

1994 yılında Üsküdar Altunizade Kültür Merkezi’nde Hasan Nail Canat’ın tiyatro kurslarına katılan isimler arasındadır Birol Cürgül. Aslında daha öncesinde de yanındadır, Adım Sahnesi’nin birkaç oyununda rol almıştır. Ama sahne tecrübesini, tiyatro bilgisiyle artırmak istemiştir ve dersleri Hasan Nail Canat’ın verecek olması en büyük sevincidir Birol Cürgül’ün. O dönemi şöyle anlatıyor Cürgül: “Üsküdar’daki ilk tiyatro kursiyerleri arasındaydım merhum ustamız Hasan Nail Canat’ın. Onunla birlikte ilk sahne aldığım oyun Sağır Köyün Sultanları oldu. Ardından üç yıl boyunca Bana Mahşeri Anlat adlı oyununda rol aldım. Sakarya Gençlik Türküsü, Bir Avuç Ateş dönem içinde oynadığımız oyunlardan bazılarıydı. Ortaoyunu olan Bir Çınar Devrildi çeşitli yerlerde oynadığımız oyunlar arasındadır. Hasan Nail Canat’la birlikte bu oyunları sahneye koyarken ben iki tiyatroda daha görev aldım. Turgut Özakman’ın Ocak oyununu oynadım. Bir diğer ekiple de “Bekçi’nin Fendi Hırsız’ı Yendi” adlı ortaoyununu sahneye koyduk.”

“Aynalar Yolumu Kesti” üstada vefa oyunuydu

İstanbul’un fethi kutlamalarında canlandırma bölümünü de hazırlayan Cürgül’ün ekibi İzmit İsmetpaşa Stadı ve İstanbul Ali Sami Yen’de son iki yılın fetih kutlamalarında başarılı bir sınav verdi.

Hasan Nail Canat’ın ilk dönem kursiyerlerinden bazı oyuncularla birlikte süren tiyatro yolculuğu ustanın ölümüyle kesintiye uğrar. Oysa birlikte daha nice oyunlar sahnelenecektir. Bir ramazan günü sevdiğine kavuşan Canat’ın sahneye koyduğu son oyun Aynalar Yolumu Kesti’dir. Birol Cürgül ustasının Necip Fazıl’a büyük bir sevgi beslediğini belirtiyor ve ekliyor: “Aynalar Yolumu Kesti aslında Necip Fazıl’a olan sevgisinin ve saygısının ürünü. Oyun Üstad’ın şiirlerini yorumluyordu. Sezon başındaydık ve birkaç yerde ancak oynamıştık o oyunu. Vefatından sonra programımıza aynen devam ettik. Söz verdiğimiz yerlerde onun son kez okuduğu “Sakarya Türküsü’nü sinevizyondan verdik ve oyunumuzu oynadık. Bu arada provalarını hazırladığımız çocuklara yönelik oyunlar vardı. Ümraniye ve Üsküdar’da benim yönettiğim Tembel Kaşığın Oyunu’nu oynadık. Üsküdar Belediyesi adına yapılan bir faaliyetti yaptığımız ve sezon bitimi ayrıldık.”

Artık yola tek başına devam edecektir Birol Cürgül. 2005-2006 eğitim ve öğretim yılında İstanbul Anadolu Gençlik Derneği’nin Üniversite Komisyonu adına tiyatro kursları verir Cürgül. Sezon boyunca AGD’nin bu faaliyeti çerçevesinde yazıp yönettiği Şehidin Türküsü adlı oyunu sahneye koyar. Bu dönem aslında şu an genel sanat yönetmeni olduğu Yakaza tiyatrosunun da başlangıç yılı olur: “Şehitleri Anma Programı içinde Kurtuluş Savaşı’nın çeşitli cephelerinde yaşanan acıyı oyunlaştırdığımız Şehidin Türküsü’nün oynadık. Yakaza Tiyatrosu’nun ilk oyunu olarak da görebiliriz Şehidin Türküsü’nü. Aynı kurstan mezun olduğumuz Fatih Mehmet Koç’la bu dönem kurstan mezun olan dört arkadaşımızı da yanımıza alarak bir çocuk oyunu hazırladık.”

Yakaza Tiyatrosu bizim kültürümüzü temsil ediyor

Birol Cürgül yaptığı işin içeriğini çok önemsediği için tiyatroya verdiği ismi de çok düşündüğünü söylüyor: “Tiyatroya isim verirken çok düşündüm. Tiyatroya yakışan ve bizi de ifade eden bir isim olması gerekiyordu. Yakaza kelimesini bir arkadaşımdan duymuştum, anlamını pek bilmiyordum. Araştırdım ve uyanıklık anlamına geldiğini öğrendim. Tasavvufta Allah’ın emir ve yasaklarına karşı uyanık olma hali anlamına geliyor. Bu yönünü görünce ilgimi çekti. Bizim yapacağımız işin mutlaka o ölçülerin içinde olması gerekiyor. Yoksa hiç yapmamayı yeğlerim. Ayrıca Yakaza kelimesi uykuyla uyanıklık arasında bir hal anlamını da içeriyor. O da tiyatroyu tarif ediyor biraz. İnsanlar tiyatro salonuna girip oyun başladıktan sonra artık kendi yaşantılarının dışında kendilerine sunulan bir şeyi izliyorlar, bir nevi rüya gibi. Ne tamamen uykudalar ne de tamamen uyanıklar. Arada bir durum.”

Kültür AŞ’nin çeşitli merkezlerindeki sahnelerde ayda iki kez oynanan oyunlarının başlığı ise “Yürekteki Güç” 05–10 yaş grubuna hitabeden, özel kostümler, oyun ve müziklerle bezenmiş Fabl tarzı oyunun süresi 45 dakika. Bugüne kadar oynana oyunlar izleyiciden büyük ilgi görmüş. Oyunun konusu şöyle: Bütün canlıların bolluk ve bereket içinde, mutlu ve kardeşçe yaşadıkları bir orman vardır. Bu mutluluğun ve kardeşliğin teminatı olan Aslan’ın bir gün çok uzaklarda yaşayan akrabalarının yanına gitmesi gerekir. Bu durumu fırsat bilen Kurt hain planlarını sinsice uygulamaya başlar. Kurnaz Kurt’un amacı bu ormanın tüm nimetlerinden sonuna kadar yararlanmak ve keyfince bir yaşam sürmektir. Bunun için gerektiğinde diğer hayvanların haklarını gasp etmekten çekinmeyecek kadar da aç gözlüdür. Bütün hayvanlar Kurt’un bencil tavırlarından her geçen gün biraz daha rahatsız olurlar. Artık kimi hayvanlar ormanı terk etmeye başlamıştır.

Yürekteki güç bilekteki gücü yener mi?

Kurt’un aç gözlülüğü ve pençesinin güçlü oluşu diğer orman sakinlerinin hayatını iyice çekilmez hale getirmiştir. Herkes ondan şikâyetçidir. Onu gören yolunu değiştirip ondan kaçar olmuştur. Tam da böyle bir zamanda Aslan ormana geri döner. Aslan Kurtla karşılaşır ve ona öyle bir ders verir ki Kurt yaptıklarına pişman olur. Kurt bir daha başkalarına zarar vermeyeceğine dair söz verir, herkesten özür diler. Artık tüm orman eskisi gibi huzurla bolluk - bereket içinde ve kardeşçe yaşayacaktır. Yürekteki Güç ismine neden olan oyunun son sözü karakterlerden biri olan Papağan’a ait: Gücü bilekte bilenin bileğini bükerler, yürekte olursa güç yüreği sökemezler. Yürekteki gücün bilekteki güçten daha değerli olduğunu anlatıyor oyun. Birol Cürgül’ün yönetiği oyunun yazım aşamasında eşi Hale Cürgül’ün önemli katkıları var. Hale Hanım bir kolejde çocuklara tiyatro kursu veriyor. Yürekteki Güç bireysel temizlikten çevre temizliğine kadar çeşitli konularda çocukları bilgilendirdiği gibi izleyici koltuğundaki minikler sahneye davet edilerek müzik eşliğinde oyuna dahil oluyorlar.

Birol Cürgül çocuklara yönelik oyunların önemini şu cümlelerle ortaya koyuyor: “Çocuk oyunları es geçilmemesi gereken bir oyun türü. Büyükler için pek bir şey ifade etmese de çocuklar bizim geleceğimiz olduğu için çok değerli buluyorum onlara oyun hazırlamayı. Her sezon hiç aksatmadan devam ettirmek istiyorum. Sahnelenen çok fazla çocuk oyunu var ama bunların büyük çoğunluğu yabancı kaynaklı masalların, hikayelerin, bizim kültürümüze ait olmayan değerlerin sahne üzerindeki hali. Çocuklar bizim kültürümüzü öğrensinler istiyoruz. Tarihimizdeki kahramanları öğrensinler.”

Hayalperest, yaşanan acılara değinecek

Tiyatro’yu diğer sanat dallarından ayıran hayli yorucu bir süreç içeren hazırlık aşaması. Bütün bu zorluklara rağmen neden tiyatro yapmaktan vazgeçmeyeceğinin altını çiziyor Birol Cürgül: Biz, tiyatro geçmişimiz olmasına rağmen -ki Türkiye’de bazı değerlere riayet ederek- tiyatro yapmak çok zor. Yeni bir ekibiz. Şu an biz kendimizi yolun başında olarak görüyoruz. Maddi imkan gerekiyor, salon kirası, oyunun reklamı... Bu oyunu oynamak aslında ayakta olduğumuzun, var olduğumuzun göstergesi. Adım atalım, ilerleyelim istiyoruz.” Yürekteki Güç adlı oyunu ise yine bir çocuk oyunu takip edecek. Ardından büyüklere yönelik bir oyun. Tiyatro metinlerinin olmayışından yakınıyor Cürgül. Tiyatro kitaplığının oluşmamasından: “Oyun oynamak için metin aradığınızda çok fazla olmadığını fark etmeniz fazla zaman almaz. Bu yüzden biz de ustamız Rahmetli Hasan Nail Canat gibi kendi yazdığımız oyunları oynuyoruz. İnsana ait drama, acılara yer veren ve bir eleştirisi olan oyun düşünüyoruz. 12 Eylül dönemini de içeren oyunumuzun adı Hayalperest olacak. Çeşitli coğrafyalarda, toplumların ve bireylerin çektiği acılara odaklanan bir oyun. Yeryüzündeki insanın dramını ele alacağız. Afrika, Filistin, Irak ekseninde genişleyen bir oyun.” Yakaza Tiyatrosu’nun oyunlarını izlemek ya da organizesini yapmak isteyenler bcurgul@hotmail.com ya da 0535 411 98 17 no’lu telefondan Birol Cürgül’e ulaşabiliyorlar.

Bu haber defa okunmuştur.