Basından
'İnanç Dergisi'

Kemal Çapraz / İ. Hakkı Hafız ve H. Nail ile "Bulgarizm" üzerine

İnanç Dergisi / 01.05.1985

K. Çapraz: Sizleri tanıyabilir miyiz?

İbrahim Hakkı Hafız: Üsküp Kalkandelen'de doğdum. 1954 yılında Türkiye'ye göç ettim. Tiyatroya ilk defa profesyonel olarak "Moskof Sehpası" adlı oyunla başladım. 1973 yılında "Hilal" sahnesiyle Anadolu turnelerine çıktık. Bu yıl "Elif" tiyatrosunu kurduk. Sanat hayatımı "Elif" tiyatrosunda sürdürüyorum.

Hasan Nail Canat: 1943'te Kayseri'de doğdum. 1968'de Kayseri'de kurduğum "Hilal" sahnesi ile tiyatroya başladım. 1980'e kadar sürekli turne yaptım. "Moskof Sehpası", "Günahkar Baba", "Gafiller", "Bir Avuç Ateş", "Afganistan Dramı" yazdığım ve oynadığım oyunlardır. 1980'de tiyatroya ara verdim, tekrar "Bulgarizm" piyesiyle döndüm.

K. Çapraz: "Bulgarizm" piyesi hakkında bilgi verir misiniz?

İ. Hakkı Hafız: "Bulgarizm" Bulgaristan'da soydaşlarımıza yapılan mezalim konu alınmaktadır. Oradaki soydaşlarımızın din, dil, milliyet isimlerinin değiştirilmesi için uygulanan zalimce hareketler anlatılmaktadır. Oyunda geçen hadiseler tamamen gerçektir. Gerçeği aksettirmesi için bilhassa gayret gösterdik. Bu hususta faydalandığımız kaynaklar tamamen olayı yaşamış kişilerdir. Mesela oyunun bir yerinde geçen "Eğer istersen seni Türkiye'ye gönderebiliriz" cümlesini yazabilmek için tam 3 Bulgar casusuyla görüşme yaptım. Bunlar yıllarca hapiste yatmış, ipten dönmüş kişilerdir. Maksadım bu mezalimi bütün yönleriyle kamuoyuna anlatmaktır.

H. Nail Canat: Bulgaristan'da olup bitenleri her gün gazetelerde okuyoruz. Sanatçıya bu konuda çok şey düşüyor. Film şirketlerine, tiyatro topluluklarına hatta romancılara, şairlere... Elif sahnesi bu vazifenin idraki içerisinde kurulmuş, milletin öz değerlerine sadakatle bağlı kalarak milli bir meseleyi sahneye getirmiştir. Oyun "Kara Mizah" türünde Bulgaristan'da olup bitenleri trajikomik bir tarzda vermektedir. Gösterilecek ilgi bu soylu çekirdeği fidan, hatta ağaç yapabilir.

K. Çapraz: Genelde Türk tiyatrosu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

İ. Hakkı Hafız: Türkiye'de tiyatro yapan pek çok müessese Türk milletini tanımıyor, bilmiyor. Oynanan oyunlar, piyesler topluma yabancı kalıyor. Bu yüzden de seyirciyi çekebilmek için komedi türünden oyunlara başvuruyor veya seks unsurunun ağırlıkta olduğu oyunları tercih ediyor. Tiyatro yapıyoruz diye kadın kalçası pazarlayanların çoğunlukta olduğu bir gerçektir. Devlet tiyatroları bu tür oyunlara fazla yer vermediği ve düşündürücü oyunlar oynadığı için seyirci çekemiyor.

H. Nail Canat: Tiyatro seyircisi asıl gayeden saptırılmıştır. Tiyatro bir fikir ocağıdır. O ocakta mensup olduğu milletin gelenekleri, inançları pişer. Ve sanat diliyle seyirciye takdim edilir. Bugün Türk sahnelerine utanmadan bakmak mümkün değildir. Öz değerleri hassasiyetle korunarak sanatı işler hale getirmek yalnız sanatçının vazifesi değildir. Sanatçı arz-talep dengesine uyarak fikirden kaçan basit şeylerle yetinen seyircinin isteklerine boyun eğer. İdeolojik sanat, idealist sanatçının bütün zorlamaları aşarak fikrini sanatına yansıtmasıdır. Bu tür tiyatroların gelecekte sanat dünyamıza hakim olacağına inanıyorum.

Kaynak: İnanç Dergisi
Bu haber defa okunmuştur.