Basından
'Girişim Dergisi'

Neşet Günel / Genç Adam Sahnesi: Bir Avuç Ateş

Girişim Dergisi / 01.06.1986

(Müzikli oyun/iki perde)
Yazan ve yöneten: Hasan Nail Canat
Dekor: Mehdi Akman
Müzik: İhsan Demir
Kostüm: Ahmet Eskioğlu
Işık: Mustafa Sarıkaya
Danışman: Salih Tuna
Oynayanlar: H. Nail Canat, Ahmet Eskioğlu, Mustafa Öcalan, İhsan Kara, Mehdi Akman, Hasan Zer ve Abdussamed Özlük

Genç Adam Sahnesi adının, Bir Avuç Ateş oyununda koronun: "Genç adam, at yorganı! / Sana haram uyuman" sözlerinden mülhem olduğunu anlıyoruz. Genç Adam Sahnesi, ilk oyunu olan Bir Avuç Ateş'i geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde altı defa sahneledi. (NOT: Bu yazı Mayıs ayı sonunda kaleme alınmıştır.) Oyunda dede mirası evini, yerine eğlence sitesi yapmak için satın almak isteyen Seyfi'ye satmamakta direnen Abdullah ve oğullarının aile içerisinde gelişen trajedileri sergileniyor.

Abdullah, iki oğlu ve bir hasta karısıyla kıt-kanaat geçinen, şerefine düşkün bir aile reisi.

Seyfi, milyonlarına milyon katmak için, bir mahalleyi toptan kaldırmaya çalışan, tüccar zihniyetli birisi.

Kenan, Abdullah'ın büyük oğlu, müsrif ve sefahata düşkün. Babasının milyonlar verildiği halde ahşap evlerini satmamakta direnmesini aptallık olarak görmektedir.

Mehmet, Abdullah'ın küçük oğlu. Karete çalışır, üniversite öğrencisidir, birtakım garip kitaplar okumaktadır. Ne abisiyle ne de babasıyla anlaşabilmektedir.

Memiş, rahatım kaçmasın da ne olursa olsun mantığında, televizyon taksidiyle meşgul bir Müslüman tipi. Arada bir fakir Müslümanlara da acımaktadır.

Oyun salonun (sahnenin değil) muhtelif yerlerinden yükselen seslerle başlıyor: Evini satacaksın Abdullah! Satacaksın Abdullah! Satacaksın!.. Seyfi, eğlence sitesini kurmak için; Kenan, refaha kavuşmak için; Memiş ise Seyfi Bey'Den bir şeyler koparacağı için evin bir an önce satılmasını arzulamaktadır. Mehmet ikilik içerisindedir.

Hem babasının bu ahşap eve mukaddesiyet izafe etmesini tasvip etmemekte hem de diğerlerinin emellerine karşı çıkmaktadır. Bir bakıma babasının yanındadır Mehmet.

Seyfi'nin tehditlerine, onca gayretlerine rağmen Abdullah evini satmamakta sonuna kadar direnir. Seyfi'nin bu sevdadan vazgeçtiği bir sırada Mehmet annesinin ölüm haberiyle çıkagelir. Abdullah sarsılır bu olay karşısında. Annesini hiç ziyaret etmeyen Kenan da bu olayla eziklik duyar. Bir yanda evini ayakta tutmaya çalışan Abdullah öte yanda karısı İffet'i kaybedince kendisini suçlar.

Abdullah'ı yıldıramayacağını anlayan Seyfi vazgeçer bu sevdasından. Ama fazla da üzülmemiştir buna. Çünkü tezgahını başka yerde kuracaktır. Abdullahlar da o kadar önemli değildir Seyfi'ye göre. Onu korkutan Mehmetlerdir. Final Seyfi'nin bu meyandaki sözleriyle son bulur: "Abdullahlar olsa ne yazar olmasa ne yazar. Yeter ki Mehmetler olmasın, Mehmetler!..

Oyunda Seyfi'yi oynayan Mustafa Öcalan, Memiş'i oynayan İhsan Demir gerek oyunları gerekse diksiyonları ile başarılı bir kompozisyon çiziyorlar. Kenan rolünde Ahmet Eskioğlu ise başarılı olmasına karşın yer yer bu başarısını koruyamıyor. Aynı durum H. Nail Canat için de söylenebilir.

Ev, oyunda bir simge olarak işlenmeye çalışılıyor. (1) Ama neyin simgesi, bu oyunda pek net değil. "Tarihi eserlerimizi koruyalım" yollu bir mesaj çıkıyor oyundan. Halbuki verilmek istenen bu değil. (Ahşap hale gelmiş olan imanımız! 'Gazi dedenizden kalma miras.' 'Yedi düvele göğüs geren dede.' v.b.)

Oyunda bazı espriler (komik unsur) için zoraki paragraflar açılmış. Çok uzatılmış sarhoş sahnesi oyunun akışını bozuyor.

Abdullah'ın kimliği açık değil. Ev mirasçısı bir Müslüman mı, bilinçli bir Müslüman mı? (Ev'le bir imam müdafaası yapılıyorsa Abdullah, oğlu Mehmet'i niye anlamamaktadır. Olumlanan tip Abdullah mı Mehmet mi?)

Final, "Abdullahlar olsa ne yazar. Yeter ki Mehmetler olmasın. Mehmetler!.." diye son bulur. Demek ki Mehmet oyunda en müspet tiptir. Ama oyunda bu kadar önemli biri olan Mehmet'in kimliğinin çok silik kaldığını görüyoruz. Mehmetlerin vasıfları nelerdir? Mehmetler sadece 'garip kitaplar okuyan' gençler midir? Seyfi niye Mehmetlerden korkmaktadır?..

Bir Avuç Ateş yeni sergileniyor olmamasına karşın Genç Adam Sahnesi ilk oyununu oynuyor, ilerde daha iyi olur umarız.

(1) Ev'in bir simge olarak Sezai Karakoç'un bir hikayesinde de yer aldığını görüyoruz. Ama oradaki ev ve ev onarıcısının konumları çok farklı. ( Bkz. Karakoç Sezai, İz, Hikayeler 1, s.48 )

Kaynak: Girişim Dergisi
Bu haber defa okunmuştur.